MERHABA..

Hepinize merhaba...Ben bir mutfak aşığıyım. Mutluyken ,hüzünlüyken ,huzurluyken ,sıkılmışken ,genelde gece uyku tutmamışken mutfakta ya bir şeyler yaparken bulurum kendimi yada maalesef yaptıklarımı yerken...Çocukluğumdan beri gelen bu aşkı, merakı ,öğrendiklerimi sizlerle paylaşmaya sizin paylaşacağınız fikirlerle tariflerle yeni mutfak maceraları yaşamaya karar verdim .Sizler sayfama bende aranıza hoş geldik ...


31 Ağustos 2012 Cuma

SON OLARAK BÖRDÜBET GOLDEN KEY VE ORHANİYE-KIZKUMU

BÖRDÜBET-GOLDEN KEY



GOLDEN KEY-BÖRDÜBET

VARAN 3-Şimdi sıra benim merakla beklediğim Marmaris Bördübet Koyu'ndaki Golden Key Otelde. Bördübet, Datça yarımadasının Gökova körfezinde bulunan bir koy.Zaten bu koyda iki otel var biri Amazon diğeri de Golden Key . Golden Key'in birde Marmaris Hisarönünde bir oteli var . Burayla karıştırmayın Çünkü burası bambaşka bir doğa harikası . Nasıl yapılmış ,nasıl düşünülmüş insan hayret ediyor.Deniz ve orman iç içe geçmiş durumda. Bütün odalar dereye bakıyor.

Ö
ADADAKİ PLAJ
Gözünüzü açtığınızda çeşit çeşit balıklar ,ördekler ,kuğular karşılıyor sizi. Hatta bir akşam barda otururken ortalarda öylece gezinen bir iguanayla bile karşılaştık. Tüm bu doğallığın ve ormanın içinde size oldukça güzel odalar ,koşullar hazırlanmış. En güzeli otelin içindeki dereden küçük fiber teknelere binerek otelin karşı adadaki plajına gitmek. Bu gerçekten farklı bir his uyandırıyor insanda.
KARŞI ADAYA DENİZE GİDERKEN
 Oteldeki herkes son derece ilgili ve samimi.Tek olmayan ve olmasına asla müsaade edilmeyen şey huzursuzluk diyebilirim. Gelen diğer misafirlerle konuştuğumda bir çoğunun daimi olduğunu öğrendim. Eğer kafanızı dinlemek, aşk tazelemek, gözünüze gönlünüze bayram ettirmek isterseniz Golden Key' e misafir olmalısınız .Böyle yerleri gördükçe ,daha önce herşey dahil otellerde nasıl bir esir hayatı yaşadığımı farkettim.
İki gün bu doğal güzelliğin ve huzurun keyfini çıkardıktan sonra artık ayrılma vakti gelmişti. Otelde hemen hemen her şeyle ilgilenen Baran Bey ,benim mutfağa karşı olan ilgimi öğrenince giderken Orhaniye'deki Ayhan Bey'in şefliğini yaptığı restorana uğrayarak balık pastırması yememizi önerdi. Kendisi bir jest yapıp yerimizi ayırtmıştı bile.
ORHANİYE

Orhaniye'deki Luna Begonvil Restoran ,Kızkumu mevkinde.Eee gelmişken önce Kızkumu'nu görüp hikayesini dinlemek lazım. Kırmızı iri taneli kumlardan , 650 metrelik bir setten oluşan Kızkumu'nun hikayesi şöyle.Bir zamanlar bölgeye sık sık yapılan korsan baskınlarının birinde,bölgenin güzeller güzeli kızı kaçmak için eteğine doldurduğu kırmızı kumları saçarak karşı adaya kaçmaya çalışır. Kumlar denizin içinde bir yol oluşturur ,fakat eteğindeki kumların bittiği yerde genç kız kaybolur .Kız kumunun ucunda bu kızın mezarı olduğuna inanılır. Hikayenin genel özeti böyle. Benim okuduğum bir kaç farklı versiyonu var. Birinde kralın kızı düşmanlardan kaçıyor. Diğerinde bir balıkçıya aşık olan kız ,babası vermeyince sevgilisine kavuşmak için kaçıyor. Sonuç olarak Kızkumu oluşuyor. Eğer yorulmazsanız gerçekten denizin ortasından kilometrelerce yürüyebiliyorsunuz.
KIZ KUMU

Gel gelelim tekrar Ayhan Bey 'in restoranına. Kendisi bir exclusive şef.Dünyayı dolaşmış ,çok ünlü otellerde görev almış .Sonrada gelmiş Orhaniye'ye ve geri gitmek istememiş. Maalesef biz gittiğimizde balık pastırması kalmamıştı. Ama onun yerine, balık füme ikram etti bize. Ben fümenin balığında ,etinde pek haz etmem doğrusu. Sanki ağır gelir bana . Koca bir tabağı silip süpürdük.


 Yanındaki mezeler ayrı bir güzel. Ayhan Bey balık pastırmasını ,bir tatlı su balığı olan beyaz ceylandan , fümeyi de Karadeniz somonundan yaptığını ve yapılışlarını keyifle anlattı bize. Farklı balık mezeleri tatmak isterseniz kesinlikle yolunuz düştüğünde uğramalısınız. Ayrıca restorana ait çok güzel bir plaj yanında konaklama hizmeti de mevcut.


İşte böyle... Artık dönüş yoluna çıkmalı.Bir an önce oğluşuma kavuşmalı. Elimden geldiğince sizlerle paylaşmak istedim. Şimdi  mutfağa geri dönüp yeni yeni tarifler deneme zamanı . Kış için yapılacak çok şey var . Sonra ağustos böceğine döneriz neme lazım =)

30 Ağustos 2012 Perşembe

GÖCEK VE DALYA LİFE BUTİK OTEL





VARAN 3-Geldik Göcek'te konaklayacağımız  Dalya Life Butik Otel'e . Dalya Life'ın hikayesini ve resimlerini aktaracağım sizlere . Ama benim için özeti şudur. GÜL ABLA TOPLASIN BAHÇEDEN TAZE BAKLA , AKŞAMA OLSUN SANA LEZİZ FAVA =) .
 Burası 10 dönüm arazi üzerine kurulu harika bir aile işletmesi. Mimar Orhan Bey ve marifetli ,hoş sohbetli eşi Gül Hanım  oğulları Hakan Bey ile kocaman bir tabiat parkı içinde size huzurlu bir tatil imkanı sunuyor. Dere üzerine bentler kurularak sandallarla gezile bilinen ,yaklaşık 35 çeşit meyve ağacı bununla beraber 200 çeşit ağaç bulunduran , güllerle bezenmiş bir bahçe de 15 odalı bir butik otel. Kesinlikle çocuğunuzla rahatlıkla gidebilir , bu güzel alanda ona doğayla iç içe bir özgürlük sunabilirsiniz.



Eğer akşam yemeği almak isterseniz söylüyorsunuz Gül ablaya o size sizin tercihleriniz doğrultusunda harika yemekler, mezeler hazırlıyor. Hemde sebzeleri bahçeden toplayarak. Enginarı , baklası, taze fasulyesi, domatesi ... aklınıza gelen gelmeyen her şey var bahçede. Bütün bunlara yılların tecrübesi ve marifeti eklenince yediğiniz mezelere doyamayacaksınız. Sizlere daha sonra Gül Abla'nın enginar ve fava tariflerini de yazacağım .

Dalya Life!ın bir plajı yada sahili yok . Fakat günde 2 kez plaja servis yapıyorlar. Bu imkandan da yararlanabilirsiniz. Zaten onlar size iyi bir Göcek rehberliği yapıyorlar. Bizlere de çok güzel bir öneride bulunup çok güzel bir tekne turuna çıkmamızı sağladılar.
Aklınızda bulunsun Göcek marinada bir sürü restoran var . Fakat restoranlarda ilginç bir şekilde balık çeşidi yok , olanlarda kilometrelerce yol almış , üç gündür o tezgahta duruyor gibiler. Mezeler hakkında yorum bile yapmak istemiyorum . Ege'de olup doğru düzgün zeytinyağı içermeyen mezeleri ilk kez yemek zorunda kaldım. Üzerine birde kallavi bir hesap ödüyorsunuz oda tuzu biberi oluyor.
Bu yüzden Göcek 'te güzel balık yemek, temiz ve büyük bir tekneyle koyları gezmek isterseniz gidin marinaya ve Gülay Hanım la eşi  Nejdet Kaptanı bulun. Teknenin adı AKDENİZ-F

Ben Gülay Hanım'a hayran kaldım. Teknenin her şeyine hakim ,enerjik,içten . Tekneye binenler yıllardır evlerine gelen konuklar gibi olmuş Çünkü mutlaka daha önceden gelmişlikleri var.Tüm roller Gülay Ablada görünürken işte kaptan giriyor devreye  öyle bir balık pişiriyorki güne damgasını vuruyor.



Koyların hepsi birbirinden güzel ve temiz tek tek isimleri aklımda değil malesef.Ama Gülay Hanım hepsinin hikayesini bir tarihçi kadar iyi anlatıyor =) 

kleopatra koyu
simavi ailesinin adasındaki evciki 
tekneye dondurma servisi =)
te


29 Ağustos 2012 Çarşamba

KÖYCEĞİZ , DALYAN, İZTUZU PLAJI VE CARETTALAR

dalyan 
köyceğiz
 VARAN2  Akyaka 'dan ayrıldıktan sonra Göcek 'e doğru yolumuza devam ediyoruz. Ama önce görmeden geçilemeyecek yerler var. Birincisi Köyceğiz . Allahım o nasıl bir göl ,nasıl bir su ... Havanın rengiyle bütün olmuş, pürüzsüz ,gözlerinizi alan uçsuz bucaksız gibi bir görüntü. Aslında Köyceğiz Gölü'nden tekne turlarına katılıp o kanallardan geçerek Dalyan ve İztuzu 'na gidebiliyorsunuz.

Fakat biz Akyaka ' biraz fazla kalınca turları kaçırdık. Bu yüzden hemen ayrılıp Dalyan 'dan tura çıkan teknelere yetişmek için yola loyulduk.
O kadar güzel bir güzargah ki hepsi birbirinden görülmeye değer güzelliklerle dolu.
Dalyana varır varmaz midemizden gelen sinyallere daha fazla dayanamayıp oldukça yanlış bir tercihle hem sulu yemekler hemde ızgaralar yapan bir restoranda pişmemiş korkunç yemekler yedik. Güzel olmayan şeylerin ismini vermekten pek hoşlanmıyorum ama hemen tekneler doğru yürürken olan bu restorana girmeyin.Onun yerine sabredip İztuzu Plajındaki kafede şansınızı deneyin.

Dalyan tam bir tekne cenneti. Öyle ki önce çamura sonra İztuzu Plajı'na dolmuş tekneler var. Hemde yüzlerce. Ama biz onlarında saatini kaçırmayı becerip ,bizi teknesiyle götürmeyi kabul eden Mehmet Bey'le yola çıktık. Eğer sizde dolmuş tekneleri kaçırdıysanız ( bu arada dolmuş tekneler sadece 20 ytl ) Mehmet İnce ile iletişime geçebilirsiniz.(Bize özel olduğu için 90 ytl ödedik.)
Mutlaka bu yoculuğu yapmanızı öneririm . Tercih ederseniz önce sizi çamur banyosuna götürüyorlar. Aynı zamanda çamur göletinin yada havuzunun yanında birde kaplıca suyu olduğu söylenen bir sıcak su havuzu var. Çamura girmek ve kalmak benim için bir hayli zor oldu. O koku hiç burnumdan gitmeyecek zannettim. Ama her zaman ki gibi turistler maşallah bırakıyorlardı kendilerini çamura . Daha sonra bir görevli gelip hortumla tazzikli su ile yıkıyor sizi. Benim için en eğlenceli tarafı buydu.
kendisini fotoğraf için feda eden eşim 

Çamur işlemi bittikten sonra tekrar tekneye biniyoruz ve Mehmet Abi nin süprizi kocaman mavi yengeçlerle karşılaşıyoruz. Gerçekten renkleri müthiş ,boyutlarıda inanılmaz.
 İztuzuna doğru yola çıkıyoruz.Yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuk .Devasal sazlıkların arasından bir o tarafa bir tarafa labirentte gibi yol alıyoruz . Bir anda Mehmet Abi carettaları görecek misiniz diyor .Kim görmek istemez ama nasıl derken küçük bir balıkçı teknesinin yanında duruyoruz . Oltalara takılmış yengeçleri suya atıp hadi bakalım gelin carettalar gösterin abilere ablalara kendinizi =) Görebilirseniz 5 ytl ödüyorsunuz. Carettalar gelip kapıveriyor yengeçleri .Türk insanı işte kaplumbağayı bile ayı oynatır gibi oynatmanın yolunu buluyoruz. Hemen ilerideki tekneden de kendimize tadımlık bir yengeç aldıktan sonra işte karşınızda İztuzu .Maalesef size bu yolculukla ilgili çok fotoğraf sunamıyorum Çünkü büyük bir şansızlıkla hem fotoğraf makinasının hemde telefonların şarjı bitti.
İztuzu 'na geldiğimizde saat 18 :00 civarı . Şanslıyız ki burası da bomboş.Tüm tekneler dönmüş. İnanılmaz incelikte pürüzsüz bir kum ,içinizi ısıtan ama berraklığıyla şaşırtan harika bir deniz. Mehmet Abi çocuklarını bekler gibi bekliyor bizi sahilde .Yüzmeye doymak pek mümkün değil. Kumla tüm vudumuza bir kaç kez peeling yaptıktan sonra geri dnüş için ayrılıyoruz.Bu arada çamurdan sa plajdaki peeling inanılmaz faydalı oldu. Göcek 'te kalacağımız Dalya Life Butik Otel ' e doğru yola çıkıyoruz.

AKYAKA İLE BAŞLAYAN YOLCULUK



VARAN 1
Aslında geç mi kaldım yazmı bitti derken yine de bu doğa harikalarını sizlerle paylaşmak istedim. Belki de aranızda hala tatil yapmak için bir yerler arayanlar vardır. Biz en son Kuşadası'nda oğluşumuzu ananeye ve süper dedemize sattıktan sonra ( ki o zevkle kabul etti ) arabamıza atlayıp rotamızı Göcek' e çevirmiştik ki kendimizi Gökova Körfezinin o müthiş güzelliği Akyaka 'da bulduk. Denizin güzelliğini,temizliğini,doğanın etrafa yaydığı huzuru size anlatamam. Sabahleyin ortalarda kimse yokken iskelenin hemen başında Filika Otel 'in sahibi karşıladı bizi.
Filika Otel
 Etrafa hayran hayran bakarken dönüş yolunda mutlaka burada kalmalıyız diye düşünerek oteli gezdik. Oldukça temiz ve şirin bir otel. Sahibi de oldukça misafirperver. Daha sonra bize yüzmemiz için Çınar Koyu nu tavsiye etti. Sanırım hayatımda girdiğim en güzel denizdi. Akyaka'da her türlü av yasağı var . Olta balıkçılığı bile yasak. Bu yüzden deniz hala canlı. Su altı kameranız varsa mutlaka götürün, yada deniz gözlüğü ile dalış yapıp, tadını çıkarın.
Denize Karışan tatlı su ve donan ben =)

 Koya buzz gibi bir tatlı su karışıyor. Ben bir cesaret suya girip, biraz yüzdükten sonra Çınar Kafe' de oldukça makul bir fiyata harika bir kahvaltı yaptık.
Çınar Kafe'de sıcak bazlamalı kahvaltı
s


Burası da tüm koya nazır Allah sahibine bağışlasın dediğimiz türden bir evcik
Genelde Akyaka rüzgar alan bir yermiş. Bu yüzden Kite  Board yapılıyormuş. Sabah saatleri olduğundan mı bizim şansımızdan mı bilmem hava rüzgarsız, deniz dümdüzdü. Size bir tavsiye eğer tatil için bu müthiş güzelliği seçecekseniz yada uğrayacaksanız kesinlikle hafta içini tercih edin . Biz tatil dönüşü pazar günü tekrar uğradığımızda adım atacak yer yoktu ve maalesef sözüm ona her türlü ateş yakmak yasaktır yazılarının altında mangallar kurulmuştu.

28 Ağustos 2012 Salı

PATLICAN KISTIRMA

 Selam...Daha önce sizlere patlıcana bayıldığımdan bahsetmiştim.Yazın son günlerinde hazır domates ve patlıcan bolken sizlere bu tarifi vermek istedim . Aslında bir çok adı var .Kıstırma ,kıstırtma, patlıcan oturtma benim tabirimle karnı açık . İsmi ne olursa olsun,patlıcanı ne şekle sokarsanız sokun güzel oluyor yani. Özellikle yanında cacık ve pilavla tavsiye ederim. Yapılışı karnı yarığın patlıcanları dilimlenmiş hali aslında. Görüntü olarak en az karnıyarık kadar güzel yapılış olarak da daha basit diyebiliriz. Buyurun tarife.

1 kg patlıcan
350 gr orta yağlı kıyma
1 orta boy soğan
2 diş sarımsak
2-3 adet domates
4 adet sivri biber
1 yemek kaşığı salça
1 çay bardağı kadar su
tuz ,karabiber,toz kırmızıbiber
kızartmak için ayçiçek yağı
2 yemek kaşığı kadar riviera zeytinyağı

Öncelikle patlıcanları alacalı olarak soyup tuzlu suda biraz bekletin . Yaz patlıcanları için bu işlemi çok uzun tutmaya gerek yok bence. Daha sonra kurutarak kızgın yağda kısa bir süre kızartın ve havlu kağıda alın.
Bir tencerede küçük küçük doğradığınız soğanları sıvı yap ile öldürdükten sonra kıymanıza ekleyerek kavurun.Sırasıyla doğradığınız süvriberleri , kabukları soyulmuş doğranmış domatesleri ve salçanızı ekleyin.Su ve baharatlarınızı da ekledikten sonra ağzını kapatarak kısa bir süre pişmeye bırakın . Bir borcama yada fırın tepsisine patlıcanlarınızı dizin . Üzerine hazırladığınız harcı ve sarımsakları ekleyin. Üzerini dilimlenmiş domates ve sivribiberlerle süsledikten sonra üzerini alümiyum folyo ile kapatıp 180 derece fırında 5 dakika daha sonrada kızarması için üzerini açarak bir 5 dakika daha pişirin. Afiyetler olsun. Yanına pirinç pilavı yada erişte ve cacığı unutmayın. Benden söylemesi .

18 Ağustos 2012 Cumartesi

ÇAYLI TARÇINLI KEK

  Tatile gitmeyenlerin mutfaklarında hummalı bir çalışma olabilir şu saatlerde. Bayram hazırlıkları , ikramlar ,şekerliklere konulan çikolatalar... Bizim evde de tatlı bir telaş var Kaan'la birlikte.Yarın şeker bayramı diyince gözleri fal taşı gibi açıldı. İçinde şeker olsun da çamurdan olsun =).
  Kaan'la ortak bir özelliğimiz var mutfak .Ben bir şeyler yaparken oda zamanında hamileyken kullandığım tabureyi alıp bitiveriyor yanımda. Hafta sonları beraber mutlaka bir kek ,pasta yapıyoruz.Yakında onunla ilgilide bir bölüm eklemek istiyorum bloga .Ana oğul mutfakta =) .
  Sabah kahvaltıdan sonra Kaan eline yumurtaları alıp gelince ,demlikte kalan çayı hatırlayıp beraber bu keki yaptık. Annemin sık sık yaptığı bir tarif çaylı tarçınlı kek . Oldukça da lezzetli .Denemek isteyenlere buyrun tarifi
Malzemeler :
  1 paket oda sıcaklığında margarin                                  
3 yumurta
1 su bardağı kadar demlenmiş soğumuş çay
200 gr şeker
1 yemek kaşığı kakao
2 tatlı kaşığı tarçın
1 paket kabartma tozu
300 gr elenmiş un

Yapılışı klasik kek tarifleri gibi .Önce şeker ve yumurtayı kabarana kadar çırpıyoruz. Sonra margarini küçük küpler halinde ilave edin ve çırpın. Çayıda ekledikten sonra başka bir kaba elediğiniz un ,kakao, tarçın ve kabartma tozunu da ekleyerek kek hamurumuzu yağlanmış yuvarlak yada kare kalıba boşaltıyoruz. Ben genelde risk almamak için kalıpları yağlı kağıtla kaplıyorum.
170 derece yaklaşık 40 dakika kadar pişiriyoruz. Klasik yöntemle çubukla pişip pişmediğini kontrol ettikten sonra fırından alıp soğumaya bırakabiliriz. Ben soğuduktan sonra üzerini Dr Oetker!in hazır glazürü ile süsledim. Poşeti sıcak suda yada mikrodalgada eriterek istediğiniz şekilde süsleyin. Dilerseniz benmari usulu bitter yada beyaz çikolata da eriterek de süsleyebilirsiniz . Kesinlikle çok yakışıyor. Afiyet olsun . Bayramda ağzınız hep tatlı olsun.

BAYRAM İÇİN TEBRİK KARTLARIM ve SEVİL'DEN TÜRK KAHVEM



Bayram için blog yazarları arasında düzenlenen kartlaşma etkinliği sayesinde bir sürü tebrik kartı aldım . Ne kadar güzelmiş posta kutusunda adınıza yazılı bir sürü zarf bulmak . Hepsini ayrı bir heyecanla açtım. Başta bu etkinliği düzenleyen Leylak Dalı 'na sonra gönderen tüm blog arkadaşlarıma çok çok teşekkür ediyorum. Hem birbirinden güzel dilekleri için hemde bu mutluluğu yaşattıkları için .Umarım benim kartlarımda onların eline ulaşmıştır.
resim çekmesine izin vermediğim için küskün oğluşum
buda Kaan'nın bayram çikolatası


Gelelim beni mutlu eden diğer zarfa .Sevgili blog arkadaşım Sevilin Denizi'nden . Sevil yaptığı sayfama yaptığı yorumlarla beni mutlu eden ve destekleyen başka bir blog arkadaşım. Kendisi de çok keyifli yazılar yazıyor. Aramızda o kadar güzel bir telepati oluşmuş ki ben ona kahve fincanı oda bana türk kahvesi göndermiş. Hemde sakızlı =). Daha ne diyim . Artık bir araya gelip fincanları alıp keyifle kahveyi yudumlamak farz oldu.
Tekrar hepinize sevgi dolu nice bayramlar...

15 Ağustos 2012 Çarşamba

PİDE FIRINI VE GÜVEÇ

 Yazlıktaki yemek ziyafetleri devam ediyor. Kuşadası 'nda hemen hemen her sitenin ortasında bir su deposu onun altında da market, kasap vs...   vardır. Bunlar içinde olmassa olmazı da mutlaka pide fırınıdır. Ege'de kullanılan undan mıdır, yapılış farkından mıdır bilmem pideler her zaman çok lezzetli ve gevrek olur. Ama benim annem için pide fırını daha fazla anlam taşır. Salça yapmak için kırmızı biberleri ,derin dondurucuya koymak için patlıcanları közletmeye götürdüğü bazen de böreğini pişirterek lezzet kattığı yerdir pide fırını.Kuşadası'ndaki pidecimizin şöyle bir artısı var . Size bir güveç veriyor . Sizde dilediğiniz gibi içini doldurup pişmeye gönderiyorsunuz. Saatlerce yavaş yavaş pişen güveciniz tam bir lezzet şölenine dönüşüyor. Sizlerde mahallenizdeki pidecide bu yöntemi uygulayıp harika  lezzetler sunabilirsiniz.
İşte bizim güvecin malzemeleri :

1 kg süt dana eti ( güveç için uygun olanını sorup kasabınızdan yardım alabilirseniz yada kuzu tercih edebilirsiniz )
7-8 adet sivri biber
5-6 adet domates
3 adet patlıcan
1 yemek kasığı salça
arzuya göre zeytinyağı yada tereyağı
tat vermesi için kasaptan ufak bir parça kuyruk yağı
tuz - karabiber- toz k.biber- kekik
Malzeme listesi arzunuza , evinizde olan malzemeye göre çeşitlendire bilinir. Genel olarak et bu şekilde yavaş yavaş odun ateşinde pişince lezzetli oluyor zaten.
Domatesin kabuklarını soyup, biberlerle birlikte dilediğiniz ölçüde doğrayın .Geniş bir kapta tüm malzemelerle ve baharatlarla etlerinizi harmanlayın.Güvecinizin alt kısmına bir miktar kasaptan aldığınız kuyruk yağını koyun, 2- 3 küçük parça yeterli oluyor. Etinizi güvece yerleştirip 1-2 küçük parçada üzerine yağ ekleyebilirsiniz. Kuyruk yağı fikrinden hoşlanmadıysanız ki bahsettiğim miktar çok çok az dilerseniz tat için tereyağıda kullanabilirsiniz.
Bu arada yolunuz Kuşadası'na düşerse mutlaka pideleri tatmanızı öneririm . Özellikle tahinli pide dillere destan. Yemeğin üzerine ortaya bir porsiyon söylemeniz yeterli. Oldukça doyurucu ve tat bakımından zengin olduğu için sıcak havada bir parçası insana yetiyor.

14 Ağustos 2012 Salı

ÇİÇEK DOLMASI


 Hepinize selam ... Tatil bitti eve dönüş toparlanma derken yazılar geciktikçe gecikti biliyorum . İnşallah arayı kapatacağım Öncelikle herkesin Kadir gecesi mübarek olsun . Hepimizin güzel dilekleri , duaları kabul olsun inşallah.
  Tatil içinde size yazacağım çok şey var .Daha önce bahsettiğim gibi tatilimizin ilk durağı Kuşadası'ydı. Annem ve babamla beraber tatil yapmayalı çok uzun olmuştu. Hatta evlendiğimden beri ilk diyebiliriz. Benim için çok güzel bir tatil oldu .Annem bizi uzun zamandır hayalini kurduğum çiçek dolmasıyla karşıladı ilk gün .
Çiçek dolması kabağın çiçeklerinden yapılıyor. Sabah erken saatte toplanılması gerekiyor ki çiçekler kapanmasın. Büyük şehirlerde temin etmek biraz zor tabi . Ama bildiğimiz büyük marketlerden birinde ambalajlı olarak satılıyor. İsterseniz alıp bir miktar deneyebilirsiniz . Genelde ege bölgesinde zeytinyağlı olarak tadabilirsiniz.Ama babaannem bize hep böyle etli yapar . Üzerine de yoğurdu , sosu döktünüz mü tadından yenilmez. Eeee Kayseri ' li olunca her şeyi mantı görüntüsünde yeme çabası içine giriliyor ister istemez .
Buyrun tarife:

Kabak çiçeği  ( artık bulabildiğiniz kadar )
250 gr orta yağlı kıyma
1 çay bardağı bulgur
1 çar bardağı pirinç ( dilerseniz sadece bulgur yada pirinç kullanabilirsiniz ) ( ben bulgurlu seviyorum )
1 adet kuru soğan
2 adet domates
1 yemek kaşığı domates salçası
1 yemek kaşığı kadar zeytin yağı
1 yemek kaşığı kadar tereyağı
tuz - toz kırmızı biber- nane - karabiber

üzeri için salça sos : Küçük bir tavaya az miktarda yağ ekleyip bir yemek kaşığı kadar salça ile kavurup su ile istediğiniz kıvamda sulandırın.

Üzeri için arzuya gore sarımsaklı yada sade yoğurt

İç malzemeleri karıştırarak dolma harcınızı hazırlayın. Daha sonra dikkatlice çiçeklerinizin içine doldurun . Ağızlarında mutlaka boşluk bırakın ki pişme esnasında ,bulgurlarda şiştiği için ağızları açılabilir. Tencereye ağız kısımları yukarı bakacak biçimde sık sık dizin ve üzerine bir kapak kapatın. Üzerlerine dolmalarınızın yarısına gelecek kadar hafif salçalı su ekleyerek kısık ateşte yarım saat kadar pişirin . Daha sonra yoğurt ve salça sosla tamamlayıp afiyetle yiyin midenizde çiçekler açsın.
Eğer kabak çiçeklerinden çok az temin edebildiyseniz biber yada kabak dolmasının yanında da bir çeşit olarak ikram edebilirsiniz.
Son bir not aynı zamanda zeytinyağlı bir harç hazırlayarak zeytinyağlı bir meze olarak da  yapılabilir.




13 Ağustos 2012 Pazartesi

Ramazan Ayı'nda Bir Çocuğumuzu da SEN Güldürmek İster misin?

LÖSEV, Türkiye genelinde yaklaşık olarak 11.500 lösemili aileye mutluluk kolileri dağıtıyor.

Vakıf, zorlu tedavi sürecinden geçen lösemili ve kanserli çocukların moral kazanmaları için Türkiye’nin dört bir yanında Ramazan’da iftar yemekleri de düzenleyerek yüzlerce aileye ulaşıyor. Eğer sen de bir koli mutluluk armağan etmek istersen farklı paketlerdeki yardım seçeneklerinden en uygununu seçip bu kutsal ayda desteğini gösterebilirsin.

Detaylı bilgi için www.losev.org.tr sitesi veya www.facebook.com/losev0660 Lösev Facebook sayfasını ziyaret edebilirsin. Lösev’i Twitter’da da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile paylaşımlarınla destekleyebilirsin.





  Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

4 Ağustos 2012 Cumartesi

BURALARDA DENİZ DOĞA BİR BAŞKA


Golden Key - Bördübet
Bördübet
Merhabalar... Şu an Marmaris Bördübet Koyundayım. Günlerdir hem internet sıkıntısından hem de gezmekten sizlerden ayrıyım. Ama söz veriyorum yakın zamanda harika tatil önerileriyle çeşit çeşit yemeklerle geri döneceğim. Çünkü yazmayı da sizleri de çok özledim. Uzun yıllardır yaptığım en güzel tatildeyim. Egenin en güzel koylarında denize girme fırsatı buldum. Hepsi birbirinden güzel, hepsi ayrı bir cennet. Gökova'nın Akyaka Beldesi, Göcek'in tüm koyları ve adaları, Dalyan, ve Köyceğiz'den tekneyle İz Tuzu'na gitme macerası, Caretta Carettaları beslenirken izleme keyfi, mavi yengeç tatmak ve şu anda bulunduğum Bördübet Koyu'ndaki Golden Key Oteli... Burası ayrı bir cennet. Hoş her bulunduğum yere gittiğimde bu sözü söyledim bu sene. Bolca 50'lerimize geldiğimizde hangisinde yaşardık hayali kurduk eşimle. Hem yeşile hem de maviye, denize doydum. Yemeklerle aram çok iyi değil maalesef bir tek Göcek'te kaldığımız Dalya Life Otel'de sahibi Gül Abla'nın bahçeden toplayarak kendi zeytinlerinden sıkma zeytinyağıyla yaptığı mezeler inanılmazdı. Gerisi fos... Ne Göcek'te ne de Dalyan'da şöyle zeytinyağı kokan mezeler ve balık yiyemedik . Koskoca Göcek marinasında restoranların yapamadığı balığın alasını çıktığımız tekne turunda Gülay abla ve eşi Kaptan Nejdet Bey'in ellerinden yedik . Gerisi ne varsa annelerde var sözüyle doğrulanmış olup, Kuşadasında annemin yemekleriyle doyduk. Yazacağım o kadar çok şey var, o kadar güzel resimlerim var ki anlatamam .Sırf  bu yüzden Ankara 'ya dönüp sizlerle buluşmayı iple çekiyorum . Yoksa ne yalan söyleyeyim 25 yaş sonraya ışınlanıp küçük bir tekne alıp, Ayhan'la buralarda yaşlanabiliriz. Ama daha yapacak çok şey var =) Sevgiler ...

Coming soon ...
Dalyan

Köyceğiz Gölü



mavi yengeç

dalyan İzTuzu Plajı yolculuğu