MERHABA..

Hepinize merhaba...Ben bir mutfak aşığıyım. Mutluyken ,hüzünlüyken ,huzurluyken ,sıkılmışken ,genelde gece uyku tutmamışken mutfakta ya bir şeyler yaparken bulurum kendimi yada maalesef yaptıklarımı yerken...Çocukluğumdan beri gelen bu aşkı, merakı ,öğrendiklerimi sizlerle paylaşmaya sizin paylaşacağınız fikirlerle tariflerle yeni mutfak maceraları yaşamaya karar verdim .Sizler sayfama bende aranıza hoş geldik ...


23 Temmuz 2012 Pazartesi

BİR GARİP DURUMDAYIM

  Hepinize merhaba... Evet en sonunda tatile kavuştum . Şu an Kuşadası' ndaki yazlığımızdayım . Uzun zamandan sonra anne ve babamla vakit geçirmek her gün doyasıya denize girmek iyi hoşta şu an sizlere yazdığım ortam pek hoş değil.Sitenin kahvesinde yaklaşık  30 kadar beyefendinin içinde babam başımda ( başlıcam senin bloguna der gibi bakıyor ) sizlere yazmaya çalışıyorum . Bayağı bir baskı altındayım. Ama yazacağım çok şey var . Ev yapımı salçalar, şeftali bahçeleri , güne reçelleri , Söke ununun hikmetinden kaynaklanan bazlamalar pideler... İlk iki gün içinde sizlere bunları biriktirdim . Aaaa en önemlisi anne eli değmiş çiçek dolması ... Hepsi fotoğraflandı hepsi hazır ama sanırım size ulaşması biraz zaman alacak.
  Sanırım yaşadığınız yerde su olunca her şey güzelleşiyor.Her gün komşulardan gelen taze salatalıklar ,biberler, bahçeden toplanan rokalar,evlerin önündeki limon ve zeytin ağaçları , bayrak kırmızısı domatesler,Ege halkının o stressiz rahat neşeli halleri daha neler neler... İnsan yazın burada üç ay kalsa beş yıllık antiaging le geri döner. Bu yüzden yirmi sene önceki komşularımız hala aynı duruyorlar maşallah bizde Ankara ' da kuruyoruz.
 Diğer fotoğrafları şu anda ekleyemiyorum maalesef . Hem internet çok yavaş hemde ortam dolayısıyla gerilmiş durumdayım. Affınıza sığınarak daha doludolu yazılarla geri döneceğime söz veriyorum .

20 Temmuz 2012 Cuma

DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN KART ETKİNLİĞİ VE KİTAP ÇEKİLİŞİİİ VARRR

BU GÜN İLKLER GÜNÜ BENİM İÇİN ÖNCE SEVGİLİ LEYLAK DALININ BAYRAMDA KARTLAŞMA =) ETKİNLİĞİYLE HEYECANLANIP DAHA SONRADA YENİ TANIDIĞIM NESRİN MUTLUNUN KİTAP ÇEKİLİŞİNE KATILIYORUM HADİ SİZDEEE GELİN....

bayramlaşmak için : http://leylakdali.blogspot.com/2012/07/bir-oneri.html

kitap çekilişi için : http://nesrinmutlu.blogspot.com/2012/07/laf-salatasnn-ilk-cekilisine-hepiniz.html

Hadi çıkın çıkın gelin ...

18 Temmuz 2012 Çarşamba

SOĞUK ÇORBA

  Sıcaklar malum yakıp kavuruyor . Günlerdir canım doğru dürüst yemek pişirmek istemiyor . Son dakika ızgara ve salatalarıyla geçirip gidiyoruz . Bir kaç gün önce sevgili Leylak Dalı nın yazısıyla işte bunu istiyorum diyerek soğuk çorba yapmaya karar verdim . Soğuk çorbayı çok severim .Sırf ikram olarak getirdikleri için gittiğim bir restoran bile var . Yazıyı okur okumaz büyük bir iştahla koştum mutfağa . Nohut ve yarmaları ıslattım . Güzel bir torba yoğurdu aldım . Akşama buz gibi iştahla yemek için sabırsızlanıyorum . Hemde öyle iki kaşıklık ikram değil . Dolu dolu bir kase keser beni =)

Malzemeler :                                                                      
1 su bardağı kadar nohut
1 su bardağı kadar yarma ( aşurelik buğday )
Torba ( süzme ) yoğurt
Taze nane , arzuya göre dereotu
tuz ve üzerine biraz pul biber

Nohudu ve aşurelik buğdayı bir gece önceden ıslatın üzerlerini bir örtüyle kapatın . Sabah açtığınızda nohutlarınız kabuklarını bırakmış ,buğdaylarınızda yumuşamış olacaklar. İkisini de ayrı ayrı haşlayın . Torba yoğurdunuzu tuz ekleyerek çırpın . Çok koyu yada sıvı olmayacak bir kıvamda hazırlayın. İçerisine nohut ve buğdaylarınızı ekleyin . Çok ince kıyılmış taze nane ve pul biberle tatlandırın. Ben malzemelerimi haşladıktan sonra saklama kaplarına koyup dolaba kaldırdım . Yiyeceğim kadarını karıştırıp taze taze hazırlıyorum .Size de tavsiye ederim . Bol serinlemeler ... Leylak dalı harika fikrin için teşekkürler...

16 Temmuz 2012 Pazartesi

ERİK SUYU ( ERİKOLATA )

 Sitemizde meyve şenliği var. Hepimiz küçük ağaçlarımızdan azda olsa meyve almanın keyfini yaşıyor . Mesela bizim bu sene 4 kayısımız, 1 avuç kadar vişnemiz , her sene harika çiçekler açıp ama bir türlü olgunlaşamayan şeftalimiz ,minik ama bolca kara dutumuz var. Beş sene sonra hakkını veren tek ağacımız  ilk kez meyve veren armut ağacı onuda henüz koparmaya kıyamıyoruz .

 Geçen günlerde yürüyüş yaparken ,sevgili komşucum Ömür ve mahallemizin yardımsever aynı zamanda  karizmatik delikanlısı Dağlar 'a Ömür 'ün bahçesindeki kırmızı erik ağacını talan ederken rastladım . Ağaca işkence yapılarak =) yapılan erik toplama işlemine biraz bende yardım eder gibi görünüp payıma düşen kıp kırmızı eriklerimle eve döndüm.
 Bu sıcak havalarda fazla şekerli olmayan ve ferahlatan buz gibi içecekler en büyük nimet . Bende erik suyu yapmaya karar verdim . Fakat biraz farlı bir tat denemek için bizim bahçeden 1 avuç dut , 1 avuç vişne ve evde kalan kirazları da ekledim . Daha doğrusu kırmızı meyve olarak ne bulursam attım içine ,birazda tarçın ve karanfille tatlandırdım . Ortaya harika bir renk ve güzel kokan ferah bir meyve suyu çıktı . Sizde denemelisiniz .
Malzemeler
2 kg kadar kırmızı erik
400 gr toz şeker
bir miktar karadut, vişne ve kiraz
1 küçük çubuk tarçın
6-7 adet karanfil
3,5 litre kadar su


Tüm malzemeleri büyükçe bir tencereye alıp kaynatın . İyice rengini bıraktıktan sonra süzgeçten geçirin . Şişelere doldurarak dolabınızda soğutun . Güzel serinlemeler ...

10 Temmuz 2012 Salı

ZEYTİNYAĞLI BÖRÜLCE

Börülce , benim çok yeni tanıştığım bir baklagil . Minik minik üzeri siyah noktalı bu şirin fasulyelerle bir çok lezzetli tarif yapabilirsiniz. Özellikle zeytinyağlısı ve salatası bizim evde çok beğenildi. Normal salatalara koymak yerine ,piyaz şeklinde de yapabilirsiniz . Börülceden nohut gibi humusta yapıldığını duydum .Fakat henüz denemedim . Zeytinyağlısını ilk kez Marmaris' li bir ailenin işlettiği balıkçıda yemiştim . İçerisine barbunya gibi havuç ve patates koymuyoruz . Sadece bol soğan ,bol domates ve sızma zeytinyağı . Ben ağır geldiği için  sadece sızma zeytinyağı kullanamıyorum. Bu yüzden pişen zeytinyağlılarda riviera ile sızma zeytinyağını karıştırıyorum .
  Bu arada börülce, bir çok baklagil gibi oldukça faydalı.Demir ve potasyum yönünden oldukça zengin .Aynı zaman da yüksek lif oranı içerdiği için kandaki insülin ve şekeri dengeliyormuş . Bu yüzdende şeker hastalarına özellikle tavsiye ediliyor.

  Sağlık çok önemli tabiki ama ben en başta size harika bir meze olduğu için tavsiye ederim .
Malzemeler :
2 su bardağı kadar kuru börülce
2 adet orta boy kuru soğan
1 tatlı kaşığı toz şeker
5 - 6 adet kabuğu soyulmuş domates
3-4 yemek kaşığı zeytinyağı
tuz ve toz kırmızı biber
isterseniz çok az domates salçası

Börülcelerinizi biraz yumuşayıncaya kadar haşlayın . Daha sonra suyunu süzüp bir kaç kez soğuk su altında yıkayın .
Soğanları küçük küpler halinde kestikten sonra zeytinyağı ve şekeri ekleyerek pembeleşinceye kadar kavurun. Domatesi ,isterseniz salçayı, tuzunu , ve toz biberini ekledikten sonra börülceleri ekleyin. Üzerlerini geçmeyecek kadar su koyun . Bu düdüklünüzün pişirme ayarına göre değişebilir. Piştikten sonra servis tabağınıza alıp, soğuyunca isterseniz üzerine maydanoz kıyarak servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun.


9 Temmuz 2012 Pazartesi

TATİL YOKSA HAMBURGER VAR !!!

Ankara boşaldı neredeyse ...Kimseler kalmadı. Herkes yazlıklara ,otellere kaçmaya başladı.Blog arkadaşlarımın tatil yazılarını okuyup duruyorum .Oysaki ben aylardır tatil planları yapıp , diyetler yaptım. En sevdiğim koca burgerlerden bile uzak kaldım . Sonuç bir tatil programım bile yok. Daha fazla bu haksızlığa dayanamayıp Kentpark  alışveriş merkezindeki Burger Story de buldum kendimi. Hamburger genelde bir mutluluk hissi verir bana . Moralim bozuksa yada malum zamanlardaysam kafamın bir köşesinde en cezbedici haliyle yanıp yanıp söner bir hamburger resmi.

 Burger Story de bir çok hamburger çeşidi var. Klasik , çedarlı , acı soslu , fıstıklı ,  Veggie burger, BBQ Burger ve Karamelize soğanlı. Benim favorim en sondaki.  Karamelize soğan gerçekten hamburger ve hot dog a çok yakışıyor. Bir kaç kez evde yapmayı deneyip fena bir sonuç elde etmesem de tabiki dışarıdaki o tadı yakalayamadım. 
Terasta kocaman hamburger tabağımla buluşup ,aylardır ayrı kalmanın verdiği özlemle bir çırpıda tabağı silip süpürdüm. Aklımda yer edinmeye çalışan kalori hesaplarıyla hemen vedalaşıp koca bir gülümsemeyle mutluluğumu alışverişle perçinledim, 
Sevgili Eşime Not : Tatil planları kesinleşene kadar eylemlerim devam edecek . 

5 Temmuz 2012 Perşembe

NİLÜFER 'İN MAHARETLERİ

 Geçtiğimiz aylarda yapılan Ankara 'lı bloggerlar buluşması bir çok yeni yüz ve blog tanımama vesile olurken aynı zamanda şans kapıyı çaldı ve iki harika arkadaşım oldu. Sevgili Yasemin ( kendisi blog eğitmenim olur =)) ve Nilüfer . Yakın oturmamızın da verdiği avantajla geleneksel kahvaltılar düzenlemeye başladık . Bazen dışarıda, henüz ben çağıramasam da evde kahvaltı adı altında akşam yemeğine uzanan sohbetler yapıyoruz .Daha yeni  yeni tanımaya başlayınca birbirimizi şöyle bir merak ta oluyor haliyle.Evi nasıl , ne sever ,e yemek blogu yazınca ne yer ne içer ... Ama bu merak özellikle Nilüfer 'in evi için geçerliydi. Yaseminle birlikte yaramaz çocuklar gibi her şeyi inceleme ve karıştırma dürtüsüyle sabırsızlıkla bekliyorduk Nilüfer 'e gitmeyi. Vee Tataamm ..İşte o gün geldi . Balkonda keyifli bir kahvaltıdan sonra ben o harika cüzdanlar la ,çantalarla rengarenk keçelerle , takılarla , yünlerle buluştum .

Bir ara çantaların büyüsüne kapılıp ;yirmi tane çanta boynumdayken Nilüfer 'in oğlu Sarpla - Deli mi bu kadın - bakışları altında tanıştım.

İnsanın yetenekli olması ,hayal gücündekileri  , duygularını ,yaşanmışlıklarını ortaya dökerek el emeğiyle bir şeyler ortaya çıkarması ne büyük şans. Bunu yapabilenlere gıpta ediyor ve çok saygı duyuyorum .

Bu arada bu güzel şeylerin daha ayrıntılı fotoğraflarına ve daha bir çoğuna http://wildpoppyfields.blogspot.com/ adresiyle ulaşabilirsiniz . Arkadaşıma bu güzel gün için çok teşekkür ediyorum . Yine gelicem .=)

4 Temmuz 2012 Çarşamba

CARTE D'OR COCO COOKİE

BİR KAÇ SANİYEDE HİNDİSTAN CEVİZLİ COOKİELER...Ankara 'lı bloggerlar buluşmasında Carte
D'or bizler için güzel hediye paketleri hazırlaşmıştı. O günden bugüne mutfakta dizi halinde denenmek üzere bekleyen kutulardan Coco Cookie yi denemeye karar verdim . Karar verip kutuyu açmamla saniyeler içinde kurabiyelerin hazırlanması bir oldu . Hatta şu an pişiyorlar . Mikser bile kullanmadan sadece su eklenerek hazırlanabilen tarif şu ana kadar denediğim hazır karışımların en hızlısı oldu. Şekillerini cookie gibi yapmayıp küçük toplar halinde yuvarladım. Bu şekilde 20 küçük kurabiyem oldu. Belkide misafir için 2 paket almak daha doğru olabilir. Ama gerçekten 15 dakikaya sendeyim diyen yada çat kapı gelen bir misafir için oldukça uygun bir seçenek . Dolapta acil durum için yerini almalı .


 Biraz ilginç bir durum olacak ama şu anda tam bir canlı kayıt oluşturuyorum . Beş dakika kadar sonra tatlarından da bir alt paragrafta bahsedeceğim. =)
Evvett .. Piştiler ve puf puf oldular ..Mutfağa yayılan hindistan cevizi kokusu da , tadı da bu kısa süre için mucize gibi. E ben kendime bir çay yapayım bari . Hoşça kalın .

3 Temmuz 2012 Salı

YAZLIK İSLİM KEBABI

   Patlıcanı her haliyle ,her zaman çok sevmişimdir.Ama bu kış hem güzel olmaması hemde doğru bulmadığım için patlıcanla aramıza bir mesafe koymak zorunda kalmıştık. Yaz gelipte tezgaha düşer düşmez mesafeyi kaldırıp sofranın baştacı oldu . İslim kebabı hemen hemen hepinizin bildiği bir tarif aslında .Ben sadece ufak bir değişiklik yapıp isterseniz ılık yenebilecek bir hale getirip dil peyniriyle lezzetlendirdim . Adı da yazlık islim kebabı oldu . Denemenizi tavsiye ederim .
  Normalde islim kebabında patlıcan ve köfteler çok az kızartılıp esas pişme işlemi fırında yapılır . Ben patlıcan , köfte ve biberleri tam olarak kızarttım . Çünkü fırına sadece dil peynirlerinin yumuşaması için girecekler .Hatta benim gibi dayanamayıp soğuk olarak da afiyetle yiyebilirsiniz.

Malzemeler :
1 kg patlıcan ( sarmak için uzunlarını seçmeye gayret edin )
6-7 adet sivri biber
10 dilim kadar dil peyniri yada mozerella
köfte için :
300 gr kıyma
1 adet kuru soğan
tuz , karabiber , kimyon ,toz kırmızıbiber ,kekik
2 - 3 dilim ekmek içi ( ben galeta unu kullanıyorum )
1 yumurta
1 diş sasımsak
domates sosu için :
4- 5 adet yumuşak kabukları soyulmuş domates
2 diş sarımsak
1 yemek kaşığı kadar zeytin yağı
Tüm malzemeleri kızartmak için ayçiçek yağı

Patlıcanları alacalı olarak soyup boyuna dilimleyin ve acısının çıkması için kısa bir süre tuzlu suda bekletin . Bu süre içinde köftenizi yoğurup, orta boy toplar halinde yuvarlayın . Patlıcanları , köfteleri ve biberlerinizi kızgın yağda kızartın ve havlu kağıt serdiğiniz tabaklara alın .

Resimde gördüğünüz gibi 2 dilim patlıcanı artı şeklinde üst üste koyun . Tam ortasına köftenizi ve üzerine peyniri ekledikten sonra sarıp üzerlerine biberleri ekleyerek kürdanla tutturun .

Sos için kabuklarını soyduğunuz domatesleri küçük küpler halinde doğrayın. İçerisine sarımsakları da minik doğrayarak (isterseniz ezedebilirsiniz ) zeytinyağında biraz tuz ekleyerek pişirin.
Ana hatlarıyla malzemelerinizin tam kızardığı için yemeğiniz hazır sayılır. Bundan sonra domates sosunuzu hazırlayıp üzerlerine dökerek isterseniz servisten hemen önce  5 dakika kadar fırına verebilirsiniz . Yada hiç fırına vermeden de afiyetle yiyebilirsiniz. İnanın peynir ve patlıcan inanılmaz bir uyum yakalıyor .